Destek alıp çözdüysem tekrar gün yüzüne çıkarmayı tercih etmezdim.
Ancak destek almayıp üzerimdeki etkileri devam ediyorsa paylaşmayı tercih ederdim ki o da sorunun temelini bilsin.

ben sahsen ketum bir insan oldugum icin ömür boyu anlatmayabilirdim ama anlatacak olsam da evli, cocuklu olduktan sonra degil de iliskinin ciddilesip evlilige gittigini gördügüm zaman anlatirdim heralde.

karşı taraf sizi anlayabilecekse anlatılır. ruhtaki her yük insanı yorar. eğer yoğun tepki verip kullanıcaksa gerek yok.

ben de çocukluğumda böyle bir şey yaşadım, ailem biliyor. ancak ileride anlatmayı düşünmüyorum.

sanirim anlatirdim, tepki verip kullanacak bir insanla degil evlenmek ayni odaya bile girmek istemezdim. boyle bir seye tepkisi insanin karakteri hakkinda epey fikir verir.

açıkcası biri bana böyle birşey anlatsa onun için üzülürdüm. evet derdini yükünü de paylaşırdım elimden geldiğince, ama acıma ile karışık bir üzüntü de oluşurdu.

o sebeble çözüldü ise kimsenin bana üzülmesini istemeyeceğim için anlatmazdım.

çözülmedi ise hayatımı ve ilişkimi etkiliyorsa yine anlatmazdım, kimsenin bana üzülmesini istemem çünkü.

şöyle bir ek yapayım, evlenmeden önce hayatınızı etkilemeyen ancak evlendikten sonra artık anlatmanız gereken bir durum özelliği mevcut olabilir.

Atlatabilmişsem anlatmazdım.
Atlatamamışsam ve bir şekilde hala hayatımı etkiliyorsa evlenmeden önce anlatırdım.

mutekebbir+1

sandık seçmen listesinde yazılı olan seçmenlerin sayısı : 7

yazıyor yukarıda..

şimdi gördüm muhtemelen sandık başkanı ve üye de var. onlar yazılmamış...

sandık görevlileri olmasın?

doğru 13'te 9 oluyor o zaman..

7 kişi mahalledeki 7 kişi..görevliler uzaktan gelen 6 kişi..listeye ekleniyor ama sayı verilmiyor yani.

1-ali
2-veli
3-fatma
4-ayşe
5-oya
6-murat
7-hasan
-sandık başkanı
-memur üye
-üye
-üye
-üye
-üye

şeklinde liste geliyor..
toplamda 13 kişi oy kullanmalı..bunlardan 9'u kullanmış.. üyelerin hepsinin oy kullandığını varsayar isek 7 kişiden 3 kişi oy kullanmış..

2 numaralı alana en az 2 yazması gerekirdi, oy kullanan herkes seçmen listesinde kayıtlıymış gibi yazmış. seçmen listesinde kayıtlı olmayan başkan veya üyelerden toplam 2 veya daha fazla kişi daha oy kullanmış yani ama bunu tutanakta belirtmemiş. hatalı girmiş. seçim kuruluna torba teslim esnasında tutanak kontrol memurunun bu hatayı düzelttirmesi gerekirdi.

edit: üyeler, veya başkan da sandık seçmen listesinde kayıtlı olabilir. oyunu başka yerde kullanmış olabilir, kullanmamış olabilir. illa bütün üyeler o sandıkta oy kullandı olarak bakmayın.

ben bı sıkıntı goremedım

(1) numarali alandaki 7 sonradan 9 yapilmis cok net

sanırım @redlinetheturk e katılacağım, ayrıca diğer açıklamalar da mantıklı değil yani.

burada özel bir durum da olabilir. tutanakta bir yanlışlık var. 9 kişinin oy kullandığı kesin. fakat 13 kişi olması lazım. muhtemelen 4 kişi seçmen listesinde olan parti müşahitleri. yani adamlar hem müşahit hem de seçmen. getirebildiğim tek mantıklı açıklama bu...

Yukarda açıkladım ne güzel.. Olay kısaca o iste

zor olsun diye mi eğimli olarak çektin :(

www.kb.dk

varsa burada vardir. imslp'ye de bak.

düzgün halini gönderdim @cokponcik, teşekkürler uyarı için.

i.imgur.com

metroyla alakalı olabilir. neresi orası?

maltepe sahili, dolgu alanı metro değil.

gaz birikmesi olan alanlarin ustleri kapatildiginda boyle baca konuluyor bildigim kadari ile. mesela copluk.

maslak olabilir. su iletim hatlarında basınç dengelenmesi için kullanılır.

basın ve ya gaz dengeleyicisidir. Çöp veya Su kanalı bağlantısı

harita.yandex.com.trşişli/?ll=29.044549%2C41.090995&z=16&l=stv%2Csta&panorama%5Bpoint%5D=29.043668%2C41.089697&panorama%5Bdirection%5D=276.029167%2C2.244248&panorama%5Bspan%5D=130.000000%2C66.083333


vakti zamanında böyle kamufle edilmiş bir baz istasyonu yakalamıştım, ondan şüphelendim.

baz istasyonu değil sayın Gadget

2-3 haftada bir yıkatırdım, baktım olmuyor, çok göze batmadıkça yıkatmıyorum

kuş pisliği vs. araba üstünde uzun süre güneşe maruz kalınca boyada yanık gibi yıkatınca geçmeyen belki pasta cila ile geçen bir şeyler olabiliyor. başıma geldi oradan biliyorum. geçen yaz yıkatmadan 2 ay güneşin alnında bekledi araba.

En üşendiğim olaylardan biri bu araba yıkatmak. Çok sık yıkatmıyorum, hatta leş gibi olana kadar beklediğim bile oluyor. Fakat babam kendi arabasını sürekli yıkatır, içinde çöp bırakmaz. Benim arabam çöp ev gibi.

4-5 ayda bir falan

Yağmurlu geçen yazdan dolayı 1 ayı geçti. Araba leş gibi. Bir ara her hafta yıkatırdım.

Benim komşu her haftasonu kendi yıkıyor apartmanın önünde. Adam emekli, çok nadir kullanıyor arabayı, daha pislenmeden yıkıyor.

Arabayı yıkamamanın araba için teknik bir kötülüğü olur mu bilmiyorum, ama çok kötü görünerek insanların göz zevkini bozuyor, insanlar sağından solundan geçerken sürtünse üstleri başları kirleniyor. Yıkayınız bence. Hem kendiniz yıkarsanız bir çeşit spor olmuş olur.

yagmurdan yagmura tabii ki!

içi çok kirlenmedikçe ya da dışında kuş pislikleri olmadıkça yıkatmıyorum.
2-3 ayda bir yıkatıyorum sanırım. bir de sanırım biraz cimriyim, bir araba yıkatmaya 30-35 tl vermek israf gibi geliyor. bir de bazen cidden çok savsaklıyorlar. araba mis gibi kokmayacaksa, camlarda falan iz olacaksa ne anladım ben öyle yıkamadan. sonra bik bik yok biz güneşe çıkardık baktık camlara, sorun bizde değil falan diyorlar (bu olay en az 2-3 kez başıma geldi).

eski evimizin bahçesi elektrik kaynaklarına daha yakındı, oradayken kendim süpürüp detaylı temizlediğim olmuştur.

ne pislikmişssiniz arkadaş, rahatsızda mı olmuyorsunuz anlamadım ki. haftada bir (pazar) mutlaka gidip yıkatırım arabayı. o esnada dürümümü de çakarım. akabinde berber ali abi ye gidip ritüeli tamamlarım. pırıl pırıl oluruz hehe

arabayı 15-20 dkda yıkasalar problem yok da sıra oluyor 2 saatte yıkıyorlar bu yüzden çok pislendiğinde bırakıyorum. bu da 2-3 ayda bire tekabül ediyor. arabanın içi de dışı gibi, defterler yedek ayakkabı çoraplar ve fişlerle dolu, utanıyorum.

hahaha hakketten ne pismişiz ya. benim de bi komşu var, adam her pazar arabasını yıkıyor, içini el süpürgesi ile temizliyor. paspasları falan çıkarıyor vs. adamı gördükçe ben yanlış bir şeyler mi yapıyorum diye düşünmüyor değildim de içim rahatladı biraz yazılanları okuyunca :D

Baba haftada bir yıkatıyor, arabası sürekli garajda. Benimki sürekli sokakta, iki ayda bir belki yıkatıyorum.. Yağmurlu havaysa hiç yıkanmadan 3-4 ay geçtiği bile oluyor.
Benzin alırken tüm camları itinayla silen bir abi var, özellikle onun çalıştığı istasyonu tercih ediyorum. Mis gibi işte.

3-4 haftada bir zor sartlarda (tasima su, kapali garaj - karanlik ortam) kendim yikiyorum. ilk kova suyu notr ph arac sampuani ve mikrofiber yikama eldiveni ile kullaniyorum, ikinci kova suyu durulamak icin kullaniyorum, mikrofiber havlu ile kuruluyorum. sonuc olarak araba mis, ben sucuk gibi oluyorum. paspas maspas yikamiyorum (bi kova daha su tasimak zor geliyor, kapalida sogukta kurumasi da uzun surer) ama el supurgesiyle dosemeleri bir supuruyorum. jantlari temizlemek icin ozel bir spreyim bir de jant fircam var, fren tozlarini filan temizliyor les gibi de kimyasal kokuyor :)

evin yakininda avm var yikamacisi yalap sap yapiyor, duzgun yikamacilar da uzakta, gidecegim zaman zaten sira olan gun ve saatler oluyor. onu ayarla, sonra arabayi almaya geri git filan o strese girmek yerine sucuk gibi olmayi tercih ediyorum. hepsi 40-50 dakika suruyor.

sadece benzin alırken yıkatıyorum ama her benzincide değil. makinalara sokmuyorum zaten de güzel yıkayan 2 yer var yıkama zamanı geldiğinde ya oraya gidiyorum benzin almaya ya da oraya gitmişsem muhakkak yıkatıyorum.

ayda 1 yıkatmaya çalışıyorum ama bu süre kışın daha uzuyor tabi.

nihat bengisu

adam lokal hallediyor, hastanede falan yatmıyorsun. tekrar oranı "ameliyata" göre daha düşük

bende sabah boş vapurda ayakta seyahat ettim.

ben de iki kere ameliyat olmuş biri olarak kesinlikle kıl köklerini almadan kurtulamayacağın bir illettir. 8 sene önce olduğum ameliyattan sonra şu ana kadar bir tekrarlama yaşamadım. Hatta yarayı açık bırakırsa daha iyi olacaktır. Tabii ki günlük hayatın kısıtlanıyor ama aynı şeyi bir daha yaşamaktan daha iyidir.

kesinlikle ameliyat olma, ameliyatsız tedavi yöntemleri var artık. mikro cerrahi mi oluyor ne oluyor adam iğneyle girip içerisini temizliyor ve aynı gün işbaşı yapabiliyorsun. tekrar nüksetme ihtimali yüzde 1 falan diyordu hatta. birkaç yıl önce florya'da bulunan bir kliniğe gidip bu şekilde bilgi almıştım ama şimdi hatırlayamadım ismini.

nihat bengisu. başlangıç aşamasındaydı ameliyatsız halletti.

(bkz: patates baski)

şablon.

stencil.

Hazır var mıdır bilmiyorum ama dijital renkli çıktıcılarda istediğini yapıp çıktı alabilirsin.

Funny Design diye bir marka var. AVMlerde falan oluyor. Orada var. Ben birkaç sene önce oradan almıştım, atmamış olsaydım verirdim sana.

Edit: A4 müydü bilmiyorum ama baya büyüktü.

mercan civarı bir ton oyuncakçı ve hediyelik kaynağı var. hatta şark han'da kesin bulursun.

hazır olanlar çok pahalı, zaten o firmalarda her şey pahalı. ozalitçide bastırabilirsin kalın kağıda, iş görür.

thumbs.dreamstime.com

ozalitçiye ne gerek var yahu a4 için.

google'dan istediğin görselleri flaşdiske çek götür biraz teknolojik bir fotokopciye, yüksek gramajlı kağıda beş sayfa çıktı. maksimum 5-10 lira tutar.

38

10

4

27

34 çıkacak. At tiki bekle :D

34 yazmaya gelmiştim ben de :)

19 diyecektim.

4 8 15 16 23 42

7 23 45 41 36 33

16

9 10 12 20 29 43

Bahisler kapandı. Dehşet kupon yaptım. Duyuru ahalisine bir iki güzellik yaptıktan sonra soluğu avrupada alıcam.

alma dedik aldın, kendini bitirdin.

ama çok güzel duruyor deme öyle.

giy de caps at.

@heartache işin garibi siyah sandalet gibim yazlık gibim ayakkabım yokmuş:S
krem converse babet, th lacivert sandalet, koyu mavi-açık mavi iki renkli converse kısa, siyah fuşya iki renkli uzun converse var.

ya o yırtıklara rağmen bordo cizmeyi giyeceğim:(

kombi arızası diye geldim. şoktayım.

Ayakkabi değişimi yağmur çizmesi oldu :( foto yok şuan :(

Panço çok kötü resmen gözlerim kanadı.

Giysi çirkin, o konuya girmiyorum bile fakat uzun boylu ve fit değilsen bunu giydiğinde kara kaplumbağası gibi olursun. Konuyu bir de bu şekilde değerlendirmende fayda var.

Krem rengi pantolon olur, resimdeki gibi bordo olur. Bu yeşil enteresan şekilde pembenin birkaç tonuna da gidiyor onu da deneyin. Turuncu bile olur. Çantayı da aynı renklerde seçebilirsiniz. Şalınızda, atkıda da bu renkler hakim olsun, o koyu yeşili canlandırmak lazım cunku. Siyah ve kahverengiden uzak duralım mümkünse. Saçmalamam bu kadar.

evet orda yemelik yerler de var. eğer foursquare kullanıyorsan haritadan ordaki yüksek puanlı yerlere bakabilirsin ben öyle yapıyorum.

bozcaada port.

ben de böyleyim. neşeli bir insanımdır ama mutsuzlaştım, sinirli bir halim var ve içe kapanma gibi durumlar yaşıyorum.

iki haftadır her gün kavga dövüş, stres, uykusuzluk... yalnız değilsin.

Aynen. Ben de normalde neşeli ve mutlu bir insanım ama şu dönem sanki sadece ben değil, insanlar da gergin. Laf sokmalar, tahammül sınırlığının azlığı. Belki de gergin olduğum için ben öyle algılıyorum?

genel olarak sanırım, ben dahil.
(git: 911569)

Havalardandır.

Bu konuda da yalnızsın

Şaka şaka Azcık ucundan beni de yaz.

Psikoloğa git.

Arkadaşlar, genel hayat tarzından bahsetmiyorum. Başlıkta da 'bu aralar' diyor zaten. Ama yok, ben başlıktan da anlamam derseniz, daha fazla detay için sizi iki fare yukarı davet edeyim.

bu aralar değil, hep böyle hissediyorum.

bölgelere göre değişiklik gösteren bir durum olduğu ortada..mesela iç anadolu bu hisler içinde..yalnız değilsin eskici

aynen. 2 haftadır hastayım, alercikim, hapşuruyorum. :(

aslında herkes bu şekilde. kimse kimseyi sevmiyor. çok güleryüzlüyümdür. bankaya gidiyorum sıram geliyor gidiyorum gişeye memura günaydın diyorum, işim bitince teşekkür ediyorum, memur tepki vermiyor. hastaneye gidiyorsun memur işlemini yaptıktan sonra geçmiş olsun demiyor. herkesin suratından şer akıyor. ben o yüzden gülümsemeyi, iyi dileklerde bulunmayı bıraktım. çünkü gülümseyi haketmiyor insanlar. yurtdışına çıktım orada insanlar böyle değil, herkes çok rahat görünüyor, sinirli insan çok yok orada. fotoğraf çekiyorum, adamın biri arabayla geliyor, durdu, benim fotoğraf çekmemi bekledi, hiç sinir belirtisi yok adamda. giderken de gülümseyip selam verdi. burada böyle bişey olabileceğini düşünemiyorum. adam zart zart kornaya basar, arabanın içinde öfke nöbeti geçirir, en olmadı iner arabadan ağzını, burnunu kırar.

valla maşallah deyin ben turp gibiyim

işyeri + yalnızlık + belirsizlik

havalardan olsa gerek, çok ciddi bir halsizlik ve isteksizlikle beraber depresyon var. yalnız değilsin.

20 cm işte. bakışıyoruz. bi de işe gidip geliyorum.

hintlilerle call'dayım şu anda. cakkudu cukkudu sakız çiğniyor adamlar kulağımda :)

hastaydım geçen hafta ve dün. yeni yeni kendime geliyorum. arayanım soranım yok. ne kadar zalim bi dünya bu böyle :(

haziran sonu gibi baba olucam inşallah, o var gündemimde.

onun dışında van'daki zorunlu görev bitse de istanbul'uma dönsem diye bekliyorum.

7 senelik bir blogum var, onunla daha fazla ilgilenmeye karar verdim, imkanım oldukça yeni şeyler yazmaya çalışıyorum.

uzun zaman sonra ilk defa bir kitabı başından sonuna kadar okudum, daha doğrusu %90 okudum bitmek üzere ve bundan sonra bu seriye devam etmek istiyorum.

alarmy isimli android uygulaması sayesinde son 40 gündür hiç sektirmeden sabah namazına kalkabiliyorum. gerçekten büyük nimet. blogumda da yazdım.

onun dışında sözlükte artık gerçek kimliğimle takılıyorum. eskiden hep gizlemeye çalışırdım. sözlükten 3-5 kere atıldım. bu defa etliye sütlüye dokunmuyorum.

Bilmem...

Şu aralar çok fazla düşünüyorum, ne yapacağıma karar vermem lazım... Malum, hayat...

İşsizim, sıkılıyorum. Aldığım ilaç saçımı dökmeye başladı, ağlamak. İstiyorum.
Bi arkadaşıma net bir şekilde görüşmek istemediğimi belirttim ama hala arıyor. İş görüşmesi süreciyle alakalı update ediyor beni her hafta. Şizofren sanırım.

iş arıyorum. anadolu yakasında. elektrik elektronik mühendisiyim.

Kursa(bilgisayar) gidiyorum işte sabah 9 öğlen 12.30 sonra açık öğretim geliyor öyle yani dersler falan.Hayatta idare eder işte..

veremim galiba şüphesi var içimde. arkadaşımda da var öyle sanıyorum. hep şüphe hep şüphe.
zor günler bizi bekler....

mobinge uğramaktan içim çürüdü,
zerre tat alamıyorum hayattan,
ekonomim bombok,
sadece direnerek en az hasarla günleri geçirmeye çalışıyorum.

su sıralar düşündüğüm bir çok şey var
>bir hastalıgım var doktora gıttım (devlet hastanesıne) artık bana gelme tıp fakultesine git dedi ne zaman gitsem diye düşünüyorum zira zorlamaya başladı hastalık
>bugun okula gitsem mi diye düşünüyorum sanırm bugunku derslerden hiç devamsızlıgım yok
>zaten sevgilimle ayrıldık 5 gün önce onun unutmaya çalışıyorum(başarıyorum sanırım)
>çalışmam gerekiyor, başvurulara ne zaman başlasam diye düşünüyorum ...
falan filan böyle
he bir de vizelerim yaklaşıyor inşallah ders çalışmaya da başlıcam yakın zamanda :)

bok gibi, depresyondayım. hiçbir şey yapmak istemiyorum. gri ve flu bir bölgedeyim.

hiç bir zaman.

umarım en kısa sürede olur.

10 seneye tamam o iş

ilk ahizeli telefonlar evlere girmeye başladığında biri sorsaydı "mektuplaşma ne zaman biter" diye, muhtemelen "hiçbir zaman" derdi büyük bir çoğunluk.

kitapların neredeyse tamamen dijitalleştiğini bence biz görürüz. ama basılı kitap tamamen bitmez. onun da bir alıcısı olur. fotoğrafçılar mesela. vesikalık çektirmek dışında fotoğrafçıya giden yok ama her mahallede bir fotoğrafçı var.

bence cok uzun zaman alir. Nasil ki televizyon radyoyu yok etmeyip kullanim seklini degistirdi (artik aksamlari evde radyo dinlemek yerine, yolda ve arabada dinleniyor), nasil ki internet basili gazeteyi tirajlari önemli ölcüde düsürse de yok etmeyip sadece geleneksel yöntemleri tercih edenlere hitap eden sekle döndürdüyse, insanlarin gazete ve radyo ile karsilastirildiginda cok daha fazla duygusal bag olusturdugu, arsiv gelenegine dahil olan, en kötü ihtimalle dekoratif dahi olsa kullanilacak basili kitabi ortadan kaldirmasi cok kolay olmayacak. Ama bence kullanim amacini cok degistirecek, yani evlede dekor, cok sevilen bi eserin arsivlik kopyasi, arkadasa bir hediye olarak kullanilacak.

Dijital kitap okuyorum ve tercih ediyorum ama bir yanim da benim icin önemli kitaplari elinin altinda bulundur diyor.

Bunun için yani kitap basmayı bırakılması için bir ihtiyaç doğması gerekir. E-kitaplar çıktı ama görüldü ki bütün sektörü bir anda değiştirip yeni bir yola sokacak kadar tutulmadı.
Çok önemli bir ihtiyaç doğduğu zaman ancak bırakılabilir diye düşünüyorum ama yine de bilinmez ama şahsi fikrim kısa zaman içerisinde olmaz diye tahmin ediyorum. en azından bizler ve çocuklarımızı görmez yani bir 100 yıl kitap yine aynı kitap diye tahmin ediyorum.

www.huffingtonpost.com
www.vox.com

ben e-kitap okumayı sevmiyorum, kitaba konsantre olamıyorum nedense. matbu kitap daha çekici geliyor bana.

hiç bir zaman olmayacaktır. mserdark'ın bloğu e-kitaplarla ilgili yazılarla dolu. biraz incele istersen.

e-kitap'ı çok büyütüyorsunuz, şekilci marjinal tipler dışında kimse kullanmıyor bu e-kitap denen zırvayı, sanıldığı gibi devrim falan yapmadı .

e-book klasik basım kitabın sunmadığı avantajları sunuyor. sürekli elinin altında olduğu için daha hızlı ve daha fazla okuyorsun. otobüs beklerken, otobüste ayaktayken, yatmadan önce -ışık kapalı olsa bile- hatta tv karşısında bile açıp okuyabiliyorsun. diğer türlü okumanın bir ritüeli var. kendini psikolojik olarak kitap okuma eylemine hazırlayacaksın,ortam şartlarını optimize edeceksin falan. fakat dendiği gibi klasik basım kitabın alıcısı, yeri, önemi farklı. tedavülden tamamıyla kalkacağını sanmıyorum.

docrivers, hele bir dur, yavaş yavaş olacak elbet :) tabii bir de aslında basılı kitabı savunanların argümanları çok daha fazla şekilcilik içeriyor.

Ne zaman ağaçlar biter, işte o zaman basılmaz kitaplar...
Bu sektörün içinden biri olup şöyle diyebilirim, teknoloji o kadarda çabuk ilerlemiyor (ilerliyor tabi ki ama bize yansıtılan çok geri) o yüzden bizim nesil göremez kitapların yok oluşunu.

Kitapların yok olması için, eğitim sistemininde komple elektroniğe geçmesi lazım. Bu da gerekli maddi bir yük gerektirir. Şu an tamamen kitabın olmadığı elektronik eğitimi destekleyecek bir ülke yok. Siz sadece keyfi kitap okumayı düşünmüşsünüz, ama kitaplar her yerde.

Şöyle bir şeyde var tabi eskiden ansiklopediler vardı, şimdi günümüzde kimse kullanmıyor. Çünkü bütün bilgiye internetten ulaşabiliyorsun. Şahsi fikrim kitapların dergilerin basımının bitmesi çok uzun zaman alır. Reklam olduğu sürece matbaalar, yayınevleri bitmez benim fikrim.

e-kitap denen zırvayı şekilci marjinal tipler dışında kullanan da var. Ben kullanıyorum.
1500 sayfa kitabı her gün sabah akşam tuğla gibi taşımak zor geliyor mesela. Not almak, bir cümlenin altını çizip onun kenarına işaret koymak zor geliyor. Kindle cebimde her dakka, gayet konforlu oluyor. Not alacağım yeri hightligt ediyorum, ya da kısaysa not olarak yazıyorum. Ben çok memnunum, bok atmadan önce bi denemenizi tavsiye ederim.
Bu demek değildir ki, hardcopy kitap kötü, e-kitap iyi. Ya da tam tersi.
Olay çok basit: kitap okumak istiyorsun. Hangisi işine gelirse onu tercih ediyorsun. e-kitap okumak benim işime geliyor. daha konforlu olduğunu düşünüyorum. Ama bu hardcopy kitap almama da engel değil elbette. Bu bir yarış değil ya da taraf seçme meselesi değil. Kitap okumayı e-kitaptan mı yoksa normal kitaptan mı okumayı bir taraf olma mevzusu haline getirmek yanlış.


Soruya gelecek olursak.
Herşeyden önce türümüzün kağıt ihtiyacını düşünelim. Kitap, defter, matbu evrak, fatura, ambalaj vs vs.
Birçok farklı ihtiyaç grubu var. Kitap bunlardan sadece bir tanesi. Bugünden itibaren 1 tane bile kitap basılmamaya başlansa bile bu tüm kağıt fabrikalarının kapatmasına sebep olacak kadar etkilemez.
Ambalaj sanayi çok büyük bir iş kolu örneğin. Buzdolabı alıyorsun, ambalajı karton, ayakkabı, cep telefonu, parfüm, vs vs. satın aldığımız birçok şeyin dışında karton ambalaj var. Bu ürünler satılmaya devam ettikçe bu ambalajlar için kağıt, karton üretilmeye de devam edecek. Bu malzemenin yerine başka bir malzeme kullanılmaya başlanmadığı sürece.

e kitaplar ucuzlarsa. şimdi e kitaplardan bazılarının fiyatları basılı kitaptan yüksek. zaten 300 tl e reader alıyorsun.bir de e kitaba para verirsen olmuyor.

mektup bir yana, atıaln kartlar bile hala bitmedi ise, o da bitmez.

onun da dışında, kütüphane diye bir kavram var. nereye bitsin o da.

@Sour Ipad tarzi tablet bilgisayarlardan kitap okumak göz yorucu, cünkü bunlar ekran isigi kullaniyor ama Amazon Kindle paperwhite gibi e-kitap okuyucular ise ekran isigi teknolojisi ters yönden etkiledigi icin uzun sürelerde bile göz yormuyor, zaten ekran görünümü normal kagittan farkli degil. Günes isiginda ise yine cok iyi normal kitaptan farkszi. tablet bilgisayarlarda ise günes isigi altinda (özellikle deniz kenarinda kumsalda) okumak zor olur.

www.engadget.com

Dezavantaji ise sayfalari hizla gezmek zor oluyor yani sayfalari hizla cevirerek bisey aramak normal kitaba göre zor. Avantaji ise icine yüzlerce kitabi doldurup heryerde yaninda tasiyabilir, entegre sözlük ile bilinmeyen kelime isaretlenerek arastirilabilir, wikipedia baglantisiyla daha cok bilgi edinilebilir.

emrahday, ben geçmedim henüz bu olaya bilmiyorum bu yüzden tam olarak. yok muydu kitap içerisinde pratik arama opsiyonların bu kindle'larda?

bir de ansiklopedi örneği iyi oldu. hakikaten ansiklopedi kullanan kaldı mı? ufak bir örnek, her daim kullanılan da birşey değil ama 200 küsür yıllık britannica'nın bile tamamen dijitalleştiği bir ortamdan bahsediyoruz.

onun dışında battal gemalmaz'ın da dediği doğru tabii, sırf basılı kitap olayı bitti ya da eski etkisini kaybetti diye tüm kağıt fabrikalarının ciddi şekilde etkilenebileceğini düşünmem hataydı biraz sanırım.

Bilemiyorum ama bir an once biraksak cok iyi olacak. Kagida basili, ciltli, sayfalari isaretlenmis, baski kokulu kitap rutielleriyle daha fazla oynasmanin alemi yok. Dunya'nin biryerlerinde birileri hayatimizi kolaylastiracak seyler yapiyor ve bunlar hayatimiza girmeli. Girecek zaten.
Ayrica, teknoloji insan evladinin en iyi dostudur canlilari saymazsak.

fotoğraf forum sitesi. düzgün insanlar var ve geçmişi epey eski yanlış hatırlamıyorsam ben 2006 yıllarında vakit geçiriyordum falan. iyi hatırlattın unutmuşum :)

Sozlukteki basligini oku ve sonra o siteden kosarak uzaklas.

Zamaninda pek iyiydi ama simdilerde yalan oldu büyük oranda. Ama yine de bazı konularda yerini hiç bir yer tutamaz. Ben mesela istanbukdaki metro insaatlarinin durumunu ordan takp ediyorum :))

sağlam bir sitedir, üyeyim ve bazı mekan fotoğraflarında hala eline su dökülmeyen kullanıcıları var.

bostancı e-5'te trafik kazası oldu, e-5 şişmeye başladı. minibüs yolunu veya sahil yolunu kullan.

4-5 civarı göztepe'den beşiktaş'a arabayla geçmek 3 saat sürer heralde. çünkü asıl yağış beklentisi 2-4 arası. gerçi geçen sefer bu söylenti sebebiyle kimse o saatlerde yola çıkmamıştı ve yol bomboştu. ama ben toplu taşıma diyorum.

edit: lafımı geri alıyorum, vapurlar iptal

twitter.com

2002 ya da 2003 de çok kötü kar yağdığını hatırlıyorum.

eksisozluk.com

2002ydi galiba

30 gün civarındaki kar tatili 1997'de oldu (sömestr tatilinin ardından yağan kar).

akşam 18'de iş yerinden çıkıp gece 01 civarı eve girebilmiştim.

2004'tü galiba cevaplar için teşekkürler...

2004, hiç unutmam. Mat-1' in bütü 3 defa ertelenmişti gene kalmıştım.

2004'tü :/ dedem evde hastaydı ve kar kalkana kadar hastaneye gidememiştik. çok iyi hatırlıyorum.

okullar iki hafta açılamamıştı sömestr tatilinden sonra sanırım. 2004 evet. ne günlerdi be.

bu işlerin merkezi Cağaloğlu-Sultanahmet civarları diye biliyorum ben.

yüksekkaldırım'da bu işleri yapan onlarca dükkan var orda ucuz olsa gerek diye düşünüyorum. fiyat bilmiyorum ama epey fazla dükkan var.

kadıköy'de yazıcıoğlu'nun o yoldan devam et orada güzel yerler var.

plaket yerine tema vakfının 7 liraya ağaç dikildiğine dair sertifika verseniz ?

kapalıçarşı kalemkar mahmut usta.

Plaket, rozet, madalya ve kupa gibi birçok ödül ürünü güçlü ve lider kişilere verilmektedir. Bu ürünlerin kaliteli firmalarca incelikle üretilmektedir. Bu firmalardan birisi olan ve beyoğlu istanbul'da bulunan www.akdenizreklam.com.tr bu konuda iyi iş çıkarıyor.

62 ytl'yi seviyorum. şuradan sağ taraftaki bağlantıları kullanarak ulaşabilirsin: 62yeniturklirasi.tumblr.com

sandaletliseyyah ve loplopculer sürekli takip ettiğim iki blogdur. Herhangi bir yere seyahat planım varsa mutlaka bu ikisine bakarım gitmişler mi diye.

(git:www.bodrumdayenihayat.wordpress.com)

bizansconstantin.wordpress.com

kedilervekitaplar

oitheblog.com

nordiksimit.org

2 ay sonra yine ilk diye başka atılır. aynı yere ayrı zamanlarda 5 kere açılış yapılıyor twit ne ki :)

cumhurbaşkanı hesabından ilk defa tweet attı hesabına haber işte.

Daha önce gayrıresmi trollleri kullanıyormuş. Yakın zamanda cumhurbaşkanlığı halkla ilişkiler birimi devralmış. Onun ilki.

daha öncekileri kendi değil iletişim yaveri atıyormuş.
geçen sigarayla olanları kendisi yazmış. bugün de sanırım ispanyolca bişiler vardı ve haber onunla ilgiliydi ki onu kendisinin yazdığına sanmıyorum. ben de tam vakıf olamadım. kefeniyle dolaşan birisi varsa aydınlatır belki bizi :D

önceki twitleri hep konuşmalarından alıntılar/satırbaşları içeriyordu. hani "hesabımla danışmanlar ilgileniyor" hesabı. şimdi kendisi lutfedip bizzat yazmışlar, gerçi metin yazarları olmadan düzgün cümle kurabileceğini sanmıyorum.

bir nebze hesabı bir daha parlatma amaçlı kolpa haberlerden işte.

rutin olarak yaptığımız hemen her şeye bağımlıyız. bir şekilde o şeyi yapma imkanından yoksun olduğunda ortaya çıkıyor bu durum.

arkadaşlar, gidilen mekanlar, içilen/yenen şeyler vs vs

karbonhidrat, kafein, lustral, internet

meme

Uyku

duyuruda @john nikli bir yazar var, hastasıyım. bütün duyurularını takip ediyorum, favorilere alıyorum, tekrar tekrar okuyorum :)

sürekli bir şeyler içmek, yanımdaki bardak boş olunca huysuzlanıyorum. içmek derken her şey, kahve olsun, su olsun, ayran olsun, bira olsun, rakı olsun, şarap olsun, çay olsun ama illa bir şey olsun bardakta.

kahve, müzik, ekmek kadayafı, meme.

Nargilee
sigarayı bıraktıım nargileyi bırakamadım...

performans sporları ve güzel kadınlar.

müzik
icetea
internet
deniz
bere

kumar
hız yapmak
dövüşmek
karıya gitmek

oksijen, su, kahve.

insanları işin içine katmıyorsak, hiçbirşey.

Kadın kokusu.

Ben de sürekli müzik dinlerim, ama bunu hiç bağımlılık olarak düşünmemiştim. Bağımlıyım sanırım.
Bir de Duyuru kaldı.
Ayran bağımlısı sayılabilirim.

şu aralar unblock me diye bi oyuna sardım.
bi de sözlük, duyuru, internet, sinema, dizi, yeme, içme.

bir bok yok, insani ihtiyaçlar dışında bir bok yaptığım da yok. yaşamak için yiyorum, yaşamak için uyuyorum falan.

mega idea+1
yemekten çok içecek severim. içmesem bile yanımda içecek olur mutlaka. duyuru bağımlılığım vardı, bir ara bırakmıştım yine başladım. bırakmam lazım yine.

ses

Çikolata

internet ve kitap

protein, nikotin, kafein ve müzik ilk aklıma gelenler.

kimse de sigara yazmamış... bi ben mi içiyorum şu mereti? bir de şarap şu sıralar.

neseranni +1

Şarap ve gezmek. Gezmek derken en az ayda bir ve mutlaka şehir dışında olmalı

1) OSBİR VE PORNU
2) anamı bacımı ortaya sürmesem de 12 yaşımdan beri oynadığım düşünülürse, kumar
3) çok ciddi bir internet bağımlılığım mevcut

bunun dışında yok sanırım.

nargile ve sakız

1 ay yeterli olmuştu bize.

bu durumun bir çok parametresi var. mobilya, beyaz eşya, perde, halı vs. ev kiralamakla bitmiyor. eşyayı aldın sonra evi kiraladın, o çamaşır makinesi yerine sığmayabiliyor, buzdolabının yanlarında yeterince boşluk kalmayabiliyor, perdeler camları kapatmayabiliyor. hiç problemsiz yerleşmek istiyorsanız 3 ay önceden tutup derhal eşyaları almaya başlamalısınız.

ben iki ay önce kiraladım ama başka çarem yoktu. yetti arttı bile.

2 ay

2-3 ay naaptınız ya! iyi planlamayla 1 ay yeter. buzdolabı, çamaşır mak., doğal gaz gibi temel ihtiyaçları sorunsuz halledin mutlaka. kalan ufak tefek eskikleri de zamanla giderirsiniz. dört başı mamur olmayıversin nolcak? paraya en çok ihtiyacın olacağı dönemde niye boşuna kira veresin.

3 ay bence çok. boşa kira verirsin. beyaz eşyaların ölçüsü genellikle standart olur. dolaplarda onların sığacağı ölçülerde yapılır. eğer farklı ölçüde bir model alacaksanız ona göre dolap bakarsınız.
Eşyaları önceden alsanız da mağazada bekler. siz evi tutunca adresi bildirirsiniz gelir kurarlar.
Evi tutup varsa gerekli tadilat tamiratı yaptırın. Sonra temizlik yaptırın. Eşyalar gelsin. Eğer pratik biriyseniz 15 günde hepsi hallolur. En fazla 1 ay. Fazlası gereksiz bence.

bence 2 ay. çünkü mesela yatak, koltuk takımı alıyorsun onların zaten eve gelmesi min 1.5 ay sürüyor hemen getirmiyorlar. önceden alsan ölçülerini bilemiyorsun. en güzeli 2 ay bence

@sta
1,5 ayda koltuk takımını sıfırdan imal ederler :)
eğer hazır mobilya alıyorsanız ve düzgün bir bayi seçmişseniz depodan 2-3 günde teslim ediyorlar.

@sta sipariş zamanında zaten ürünleri hemen sırtlanıp götüremiyorsun. şu tarihte elimde olsun diyorsunuz o tarihte nakliyeleri ile geliyor. bizim öyle olmuştu. ayrıca ev içinde otururken daha kolay diziliyor.

biz yatak odasını istikbalden aldık salonu bellonadan ikisi de 1 ayda önce gönderemeyiz dediler eğer bu tür markalardan alıyorsanız göndermiyorlar.

bunlar tamamen istisna bence. evleneceğiniz tarih belli sonuç olarak. gardırobu enza'dan, yatağı tepe home'dan aldık. 1 ay içinde hepsi geldi.

2 ay önce kiraladım ama evi kaçırmamak için.
yoksa 1 ay bile yeter.

teslim süresi tamamen bayinin stok durumuna bağlıdır. eğer 1 ay gibi uzun süre veriyorsa elinde mal yoktur yeni sipariş verecektir. gider başka bayiden alırsınız. normalde stoktaki mobilyanın teslim süresi 2-3 gündür. o da evin bulunduğu semtle alakalı. marangoz bile 1 ayda sıfırdan yapar mobilyayı. bahsettiğiniz markalar hazır üretim.

evi tutar tutmaz perdeciyi getirin ölçü alsın. 1 hafta da perde dikimi sürer.

Ben şöyle düşünüyorum,

6 Haziranda düğünüm var
19 Mayısta mobilya gelecek
Diğer hazırlıklar falan derken 1 mayısta tutmalıyım.
Ama kafama yatan bütçeme uygun bir yer bulursam kaçırmamak adına erken kiralarım

sanayiye az düşecek ve yedek parça uygun olacak diyorsan, corsa fiesta clio grubuna bakmalısın... özellikle clio 1,2 benzinli 2006-2008 model arası alınabilir.

ben nisan 2014'de 26000 tl'ye mitsubishi colt aldım.araçta yakıttan çok memnunum. bir tek geriye kaçırma söz konusu. onuda el freni ile hallediyorsun.
biraz zorlanıp mitsubishi alınabilir.

edit:2010 model 32000 km civarındaydı araç

tam fiyat skalasını bilmiyorum ama senin belirttiğine yakın olduğunu düşünerek; grande puntoların düz vitesleri (temiz bulursan) epey masrafsız. otomatik şanzımanıda iyiyse düşünülebilir.

hyundai i.10 alabilirsin. 1.5 yıldır kullanıyorum. tık demedi.

Bi tshirt o da kazak gasindirmasin diye ustune de kazak bi de mont. Alta normal corap pantul.

alta termal tayt + pantolon.

üste tişört + kazak + mont. ayağa iki çorap.

atkı bere eldiven.

yine de üşüyorum. hele ayaklarım sızlıyor resmen.

Ben, Üstüme atlet,t-shirt,üst içlik, kapşonlu swit, üstünede mont.
Altıma, alt içlik,kot pantolon,çift kat çorap.
Kafamada bere takarak geziniyorum.

allah allah, bana nedense o kadar soğuk gelmiyor. o zaman kaç dereceydi bilmem ama 2008 daha soğuktu sanki bundan.

üst: atlet, hoodie, mont
alt: pantolon
ayak: normal çorap + bot

atkı, bere, eldiven yok. sabah montun önünü bile iliklemedim. ölmem inşallah.

etek giyerim normalde soğuklarda kot pantul tunik üstü hırkaya geçiş yaptım. asker usülü içerde kültolu çorap var asşdks

dışarı çıkarken sırf gözlerim görünecek şekilde kalıyorum ninca gibin. burnuma kadar çektiğim şundan var www.tchibo.com.tr üste kaşe kaban klasik

lokeyşın istanbul, göz kapaklarım hariç üşümüyorum

sadece tişört,mont birde pantolon.ayakta bot var sıcak tutuyo yetiyor.tişört ve mont olmasına rağmen yürürken sıcaklıyorum bile.istanbuldayım.

İstanbul'dayım. Dün normal etek, çorap, ince bi bluz ve hırka giydim. Atlet giyemiyorum. Ama üstüme giydiğim palto aşırı kalın ve uzun. Üstüne de kulaklık, atkı ve eldiven giyiyorum. Dün 1 saat karın altında bekledim öyle. İş yerinde hırkayı genelde çıkarıyorum. Etek-bluz rulz. Ha bi de kültolu çorabın üstünde diz üstü çorap var yalan söylemiş olmayayım. Ayakları sıcak tutmak lazım :D Genelde üşümüyorum valla :/ Bu sene hiç hasta da olmadım. Zaten senede maksimum 1 kez nezle olurum.

Bu sabah üşüyerek uyandım bi de duş aldım diye pantolon giydim. Pantolon bluz hırka.

Üst gömlek, mont. Altta da pantolon var sadece. Ayakta da botlar, içinde ince çorap. Hava soğuk da dışarıda çok zaman geçirmiyorsan bu kadar kat kat giyinmeye pek gerek yok. Altı üstü otobüs dolmuş beklerken 10-15 dakika soğuğa maruz kalıyorum ben. Ama dışarıda çok vakit geçiriyorsan termal içlikler iş görür. Askerde nöbetlerde hayat kurtarıyordu. Bir de çok kalın giyinip sıcak ortama maruz kalma durumu var ki bence soğuktan daha çok hasta ediyor.

Ben (kadın kokenliyim kendim) kotumun altina termal tayt giyiyorum ekstradan.

Lokasyon: istanbul

Uzun kollu tshirt + deri mont.

Alta tayt ustune pantolon
Uste bluz ustu hirka ya da kalin kazak.
ayaklara cift corap.
sahsim da isterdi etek elbise giymek ama kicim donuyo yav.

istanbul'dan bildiriyorum.

üste normal atlet, gömlek, süveter, polar üstüne mont atkı eldiven vs.
alt pantul çorap.

üstüm kat kat.
ayakkabılarım sundan,resmen soba oluyor sıcacık.ay löv kolombiya
www.departmentofgoods.com

Ankara, iş sebebiyle takım elbise, üstüne mont, eldiven ve atkı. İçlik giymiyorum, 15-20 dakika açık havada durduğum için sorun olmuyor, ama saatlerce dışarıda durmak zorunda olsam ben de şu termal içliklerden giyerdim muhtemelen.

tayt+ tshirt (evden çıkmıyorum)

İnce ama kat kay giyiniyorum askerde öyle giydirirlerdi. Kesinlikle soğuk hissedilmiyor. Üste 2 tane uzun kollu atlet giyiyorum. Üste bir tane kazak sonra mont. Asla üşümüyorum. Alta içlik, pantolon.

üstte t-shirt + kazak + mont.
alta boxer + kot pantalon + normal çorap + bot

ankara

bere
gömlek + kaban
kot
bot

ekstra bir önlem almıyorum. hiç de üşümüyorum.

alt : termal içlik + kot pantalon
üst : fanila + termal içlik + kalınca gömlek.

hala üşüyorsan sabah ceviz, fındık, pekmez ye

alt: kot pantolon, normal çorap, bot,
üst: atlet niyetine tişört, gömlek, kaban, atkı, kulaklık, eldiven.

soğuk havada üşünür abi. her şeyin bir dengesi var. o yüzden kat kat giyinmenin doğru olduğunu düşünmüyorum. burda da hissedilen sıcaklık -15'e kadar düşmüştü, ben altıma bir içlik giydim o kadar. içlik, pantolon, iki kat çorap. üstümde de kazak, hırka ve kaban vardı. kabanın önü açık ama, fermuarı kopuk. ona rağmen hiç üşümedim. ama sıcaklamadım da.

içime bir veya iki kat daha şey giysem muhtemelen terlerdim. sonra hoop hastalık. hava çok soğuksa kendinizi soğuktan koruyun, evdeki gibi sıcak tutmaya çalışmayın. sonra hoop hastalık. gerçi ben de şimdi fark ettim "ulan daha ne giyeceksin hayvan" dedim ama öyle işte, terlemeyin yani onu diyorum. sıcaklamayın. giydiğiniz şeyin içinde halsiz hissediyosanız, enerjiniz düşüyosa, "oo ne güzel tam uyumalık" diyosanız çok giymişsiniz demektir. çıkarın onları hemen.

Bir kendimi giymiyorum.

Alt kısım termal tayt + pantolon + pamuk çorap + yün çorap + bot
Üst kısım: termal üst + atlet + t-shirt + kazak + hırka + kocaman (bir 4-5 kilo ağırlığında) palto
Boyun: atkı
Kafa: İnce bere + yün bere
Bir de eldivenler var.

Markete gittiğimde arabanın tamamı giysi doluyor. Spor salonunda iki dolap kullanıyorum.

Ben Eylül geldiğinde sırf adını duyunca hırka giymeye başlayanlardanım. Bu havalarda hızlı hareket gerektirerek ısınmam gerektiğini biliyorum ama titremekten hareket etmekte çok zorlanıyorum; tek istediğim şey yere çömelip büzülerek ağlamak.

Kansız değilim, demir eksikliğim yok (hatta hemşire "Maşallah, erkek kanı gibi" dedi, o ne demekse). Sadece 35 derece olunca "Oh be, iliklerim ısındı" diyen sıcak alışkını bir insanım.

annem babam geliyor, beraber yemek yiyeceğiz
sonra da sanırım bikaç arkadaş gelecek ps oynayacağız :) gerçi hava muhalefetinden belki gelemezler :D

Tek başıma olacağım. Ya erkenden yatarım ya da geç saatlere kadar kod yazarım.

evde kedimle beraberim.

i.imgur.com

ablam geliyor. önce kayınvalideleri falan ziyaret edeceğiz, sonra kedimizi de alıp anneme gideceğiz. eşim, ben, ablam ve annem tombala oynayacağız. şömine yakıp bir de üşenmez de sıcak şarap yaparsam on numara huzurlu olur.

@fallthepieces, çok güzelmiş.

yeni yıl kutlamıyorum. gerçi neredeyse 1 senedir hiçbir şey kutlamıyorum da öteden beri yeni yıl kutlama kültürüm olmadı.

Erkek arkadaşımın ailesinin evine gidicez, kız kardeşinin arkadaşları, kuzenleri falan gelecek. Sarmayan, sıkıcı ve gürültülü bir ortam ama mecburen gidiyoruz.

üniversiteden arkadaşlarımızla 6 aile olarak kutluyoruz.

Ben noodle yaparak girdim.

Uzakta olan sevgilimle skype'ta

Volkswagen Arena denen yerde sıla konseriyle kutlayacağı çsdfs şaka şaka çalışıyorum orda , kutlama mutlama yok işçilere.

kuzenler, teyzem, annem, cümbür cemaat rakılar, şaraplar, biralar ile. herkes hediyelerini verir, onlar büyük özenle açılır. sonra kafalar kıyak olunca parasına tombala seanslarıyla yıllardır kutladığımız gibi.

bir yere gidesim yok. evde geçirmek için direnicem :)

Anne baba kardeş anneanne dede dayı yenge ve onların 4 aylık ikiz kızları *-* bol yiyip içmeli bir akşam olacak :D

yalnızdım ne güzel ya
şimdi ana baba ve babanne. sonuncu yüzünden kabus dolu bir gece olabilir beklemedeyim

kardeşimle evde oturup tv izlicez. alışverişi yaptık 12 yi bekliyoruz. sonra ders çalışırım heralde.

geçmiş yıllarda yalnız geçirince depresif hallere girerdim de, bu sene işe başladığımdan beri ev yolunu gözler oldum. evde olmak büyük nimet. oh sıcak yatak, erken uyanmayacak olmak. mis. acayip huzurlu hissediyorum.

ev

yalnızım. gone girl indirdim torrentden akşama onu izler uyurum.

ailenin yanında ptt.

sabahın köründe yurtdışına uçağım olduğu için muhtemelen bavulumla takside

Anne baba yurt disindan gelen kardesim ve babanneyle.

perakende satışı yasak. Lokantalar falan alabiliyor.

tanıdık meyhaneci veya arkadaşın varsa oradan el altı alırsın.

haram yahu! :)

yoktur öyle bir şey bence.

dün yolda mahsur kalanlar ve batan feribotun batışı için bu yıl kutlamalar iptal olmuş. :)

abi en yakin kirtasiyeden tombala alin. hem nostalji yapmis olursunuz hem de ucuz.

iskambiliniz varsa, alna kart yapıştırıp tahmin etmeli oyunlar olabilir.

printer varsa internet indirilebilir board game dolu alternatif olarak.

Bence de tombala iyi fikir. Bi de sey olabilir mesela, herkesin basina bi kagit yapistiriloyor, ustunde de unlu birinin adi yaziliyor. Kimse kendi kagidinda kimin yazdigini bilmiyor. Sirayla kendi kagidindaki unluyle ilgili sorular sorarak onu bulmaya cslisiyosunuz. Kadin mi, sarkici mi, evli mi, sarisin mi gibi evet ve hayir uzerine kurulu sorular. Abdullah ocalan'i kimse tahmin edemiyo mesela :)

tombalanın kartını 50 kuruş veya 1 lira yapın, sonra çinkolara paraları dağıtın işte. biz öyle yapıyoruz, kafalar güzel olunca şenlikli oluyor. zaten dönen para 5-6 lira bir sıkıntı yok.

hikayenin sonundan tüm hikayeyi çıkarma.
mesela siz "adam martı eti yemiş ve intihar etmiş." gibi tek cümlelik bir sonuç söylüyorsunuz. aile üyeleriniz de size sorular soracak ve siz de sadece evet-hayır cevabını vereceksiniz. bu şekilde oyun çözülene kadar devam edeceksiniz.

(bkz: müzik sustu kadın öldü)

kutu oyunu değil de gidin bir teknoloji mağazasından karaoke dalgası alın mikrofonuyla beraber satılıyor diskler.

kalabalıksanız (5+ kişi) hırsız polis oynayın alkolün de etkisiyle komik oluyo baya.

herhangi bir kırtasiyeden kızma birader de alabilirsin o da zevklidir.

Akilli telefonunuz varsa tabu indirip oynayabilirsiniz. biz gecen aksam erkek arkadasimla oynadik, arada reklam aliyor ama cok problem olmuyor.


bir de aileyle oynanir mi bilmiyorum ama 'ben hic' oyunu baya eglenceli oluyor.

oyunun ismini bilmiyorum ama monopoly gibi.
iki grup. zar atıp ilerliyosun üzerine geldiğin renge ait soruyu bilirsen devam ediyosun. tüm renkleri toplamaya çalışıyosun. çok keyifli bir oyun. kim 500 milyar ister tadında.

niyeki? 5 gibi ankaradasiniz.

bolu civarı kasabilir.

bolu ve cankurtaran'da dikkatli olun gerisi sorun değil. kar lastiğiniz zinciriniz var mı arabada onu kontrol edin. tırın biri kaydı mı tüneli kapatıyorlar dağ geçitinden tırmanmak zorunda kalıyorsunuz.

çok demiş.

sen aylık kirayı bölüştür faturalarda aydan aya payıma düşeni öderim ben de.

Burada da var öyle biri
Kira parasini çıkarmaya çalışıyor
Resepsiyonda var mı diye bir sor bakalım

adam evı tutacak , esyalarını dolduracak herseyını ustlenecek sende gelıp 100 lira fazla vermem dıyeceksın oyle mı ?

ya bı gıt allasen , dalga mı gecıyosunuz cocuk musunuz anlamadım kı..

begenmıyosanız kendı evınızı tutun da bı bakın ne kadar masrafınız olacak.

Ev esyali oldugu icin o kadarcik fark olsun bence

@kennyn bi yerde doğru eşyalı fakat;

-kendi odam dışında herşey ortak kullanılacak
-ince hesap yapacak olursak benimle birlikte 4 kişi olacak ve bu fazladan 250 yaz ayında da 300 fazladan ödemek oluyor. Bu paraya ev dizersin haklısın
-muhtemrlen oda daki eşyaları kiralayan kişi almadı ve çıkan kişiye parasını vereceğide meçhul
-eşya kirasıda bu kadar saçma

@networker ın dediği gibi bir durum var sanırım

hacı soyledusun, adam bı ev kıralıyo ve rısk alıyo yanı bos oldugu ay basına cebınden fazla para cıkıyo. sen tuketıcı olarak dıyosun kı ben hazır esyalı herseyı ayarlanmıs eve geleyım kaldıgım ayın kırasını faturasından bana dusenı odeyeyım ısım bıtınce de ayrılayım gıdeyım ..

boyle bı dunya yok kandırmayın kendınızı bu tarz seyı ancak arkadasınızla ev tutarsanız yaparsınız kı burda bıle tonlarca masrafa gogus germenız gerekır..

en basıtınden kendı arkadasınla kuzenınle neyse ıste en ıyı anlastıgın kardesım dedıgın kısıyle ev tutsan bıle elektrık su dogalgaz telefon ınternet uyelıklerıne para mesaı depozıto harcıyosun. evın ılk ay kırası depoztosu emlakcı komısyonu zaten hayvan gıbı .. ustune eve alınacak esyalar aynı sekılde kol gıbı .. ve ıstedıgın an cıkıp gıtme durumun yok , esyaların naklıyesı tum faturaların kapanması , depozıtonun ev sahıbınden alınması bla bla seylerle ugrasman gerek. yenı gıdecegın yere erken gıdersen aradakı kıra farkı bla bla onlarca sey var..

burdan nereye varacagımı anlamısındır , sen tuketıcı olarak daha az paraya bu hızmetı almak ıstıyorsun bu yuzden sankı eleman bundan kar edıyormus delı gıbı para kazanıyormus hıssıyatındasın ama durum oyle degıl , adamın yaptıgı harcamalar senın aylık 100 tl fazla verdıgın kırayla karsılanacak seyler degıl. kandırma kendını..

kira ve faturaları size kitleyip bedava yaşama amaçlı olabilir. türkiye'de bolca yapılan şey.

hacı başkasının yanına çıkıyorsan onun şartlarını kabul etmiş oluyorsun. şu ilanları da özellikle istanbul'da ev arkadaşı arayanlarda görüyorum. sonuçta ev elemanın istediği fiyatı çeker. ama mesela ben bu şartta birinin yanına çıkmayı da tercih etmem tabi. anlaşılan senin de kafan buna takılmış bence çok zor durumda değilsen buraya çıkma çünkü ileride sorun olabilir.

her şeyi net konuşsanız iyi olur.
evde 4 kişi kalacak sanıyorum diyorsun. mesela kişi sayısı 3 kişiye düşünce durum ne olacak? aynı mı ödeyeceksin, farklı mı?
belki de şu anda 2 kişi var sen üçüncü olacaksın.

@kenn şu an senin dediğin yol kara borsa etikliği. Tartıştığımız şey bu fırsattan para yaratmak. Benim o harcamaları yapmam adamı ilgilendirmez. Bir şeyin pahasını yokluğuyla ya da zor bulunurluğuyla ve fırsatçılıkla yukarı çekiyorsan buna kara borsa denir. Ha al eşya kirasını eyvallahta 250-300 lira nedir?

Adam doğru düzgün detay vermiyor yılbaşında gel bak dedi. Görücez

yav ne karaborsası arkadasım ? senın mantıgınla her satıs karaborsa o zaman ? her hızmet karaborsa ?

adam 5000 tl ye canta satıyo dıyelım , gıdıp adama sunu dıyo musun yahu bu cantanın malıyetı ne kı su kadar derı su kadar ıscılık sen karaborsacılık yapıyosun mu dıyosun ?

neyın kafasını yasıyosunuz ?

tekrar edıyorum adam bıseyler yapmıs ve evının bı odasını kıraya verıyo halıyle hersey dahıl kendı ıstedıgı fıyatı yazmıs , bu fıyat senın verebılecegın tutarda olur olmaz bu baska bısey .. ama adamı kerız scan yerıne koymak aptalca bı tutum.

dıyorum kı aynı sartlarda sen bı ev kur , evı tut , amlakcı komısyonundan depozıtoya kadar herseyı ode , tum faturaları ustune al bunlarla ugras , tum ev esyalarını al ve evdekı bos odaları ınsanlara sadece kıra ve fatura karsılıgında kırala. eger adamın aldıgı 100 lıra farkı cok buluyosan lutfen sen boyle bısey yap ve ıhtıyacı olanları tek evde topla ..

bu sana gercekcı gelıyo mu ?


yanı hesaplarına adamın aldıgı ortak kullanımda olan esyaların amortısmanını dahı koymuyorsun .. kıra ve faturalardan bana dusenı vermem gerek diyosun ben de dıyorum kı boyle bı sey yok . resmen sacma bır dusunce bu ..

o evın depozıtosuna ortak olacak mısın ? o evın emlakcı parasını verecek mısın ? o evın tum elektrık su telefon tesısat hızmetlerının ustune alınması ıcın gereklı harcamaları odeyecek mısın adama ? o evın ortak esyalarının tamamının parasından ustune dusenı adama odeyecek mısın ?

azcık durust ol bu sorları kendı ıcınde cevapla ..

Bu bi meslek değil arkadaşım. Ucuza maç bileti alıp satmak gibi bir şey nasıl çanta satmakla kıyaslıyorsun?

Valla amortismanı da bulundur 5 sene de 2000tl para dökmüş olsun. 2000/60=33tl 3000 de 45tl. Ki bunu kişi sayısına böl. Payıma düşen 10 lira. Hadi başta bölüştüğümüzü düşünelim 2000/4=500 yapar oda 2 ay 650 verip sonra 400 vermem lazım.

Depozitlerin geri dönüşü var ama kiranın geri dönüşü yok 800 lira olsa tüm depozit 800/4=200

Sonuç itibariyle 3 ay 650 geri kalan 400tl yazında 350 lira vermem gerekir senin hesabına göre

iyi iste diyorum ya bu kazıkcı elemanın evınde kalma , gıt kendın gıbı uc bes kısı bulun ev kurun ..

enayilik yapma olum 150 lira fazla verilir mi her ay ?

gıt bul bı enayı sana sadece kırayı alacak , kullan esyalarını , canın ıstedıgınde de bavulunu toplar evden cıkarsın ne yukumluluk ne tasa.. nasılsa bı suru enayı vardır senın gorusune gore.. az daha ara bulursun ..

Hey allam neyse kendi düşüncen sonuçta

4 kişilik evde 650 çok
650*4=2600 TL eder
1100 kira
400 elektrik
100 su internet
1600 eder
1600/4=400 tl

kennym arkadaşımız bu işin içerisinden biri heralde. geçen biri 1150 diyordu lan aynı bu usül ile :D

asdfasdf işin içinden mi ? he o evi ben kiraya veriyorum asdfasdfasdf

yahu akil fikir diyorum size .. zira ihtiyacınız var , neyse hayal kurmaya devam edin .

ben bir aile babasıyım asdfasdf (bu tanımı ilk kez kullandım )


neyse sen kendini kandırmaya devam et.. ara elemanı 400 veririm de de sovsun sana bi..


bence fiyat gayet mantıklı , ipimle kusagım sikimle tassagım modda gezip hic sorumluluk almadan ahkam kesmeniz size hayatta yardımcı olmaz.

gercekleri algılamanız hayatta işlerinizi kolaylastırır. birsey sizin isteginize uymadığı durumlarda mantıksız olmaz.. sizin fikriniz hatalıdır.

bu durumda da elemanın yaptığı şeyde bir gariplik yok. sadece sizin bütçenize uygun olmadığı açık. farklı alternatiflere bakıp size uyanşeyi bulmalısınız , elemanı eleştirmeniz size bir fayda sağlamaz.

alternatif yok dediğin beğendiğin birşeyi sırf kafanda yaptıgın yanlıs hesapla kotu gormek yaptıgın en buyuk mantıksızlık..


ara bakalım 400 e bulursun belki ..

Bundan 1-2 ay öncesine kadar tonla varmış. Kış sezonunda yok. Aklın idrak edemiyor ama parasından değil normalde istediğim muhitte kiralık ev arkadaşı ilanı yok. Hatta şu an ilanlar hep eski tarihli bin kişi aradım hepsi verdik dedi. Sorun parasal değil olayı idrak edemeyen arkadaşım, sorun onun haricinde diğer evler pahasına veriliyorken, işime lazım olan bu ev fahiş fiyatlı. Kapitalist zihniyetinize sizin...

Benzer yerlerde ev arkadaşı arayanların ev kiralarına sahibindenden baktığımda gayet makul fiyata veriyor, pahasına veriyor hemen hemen hepsi. Zaten ülke senin zihniyetinde olduğu için tayyipler var ya...

kennym ciğim hayat mottonu yazacakmışsın neredeyse neden bu kadar yükleniyorsun amk bize?
dediklerin doğru, adam boş kaldığında cebinden verirerecek ama ben orayı kiraladığımda bende sike sike alacak mantıkta, pansiyon işletmecisi zihniyetinde, kar zarar ilişkisi içerisinde olaya bakmasın istemem. Yeri gelir aynı ekmeyi bölüp yiyeceğim lan adamla, adam pansiyon müşterisi gibi beni görmesinden rahatsız olurum. Sanırım arkadaşta öyle, parasından değil.

Ayrıca zaten ben girsem 1 yıllık sözleşmemi yapar, depozitomu alır, o odaya eşya düzmek bilen biri için maksimum 300 tl dir. iş hesap değil ev paylaşmak. Hesabını ticaretinde yaparsın, işinde yaparsın. Ailenin içerisinde sen bu paraları hesaplar mısın?

yo yanı eve alacagın kısı arkadasınsa hesaplamazsın , tanıdıgın bırı olsa hesaplamazsın, ınsanlara yardım etmek ıstıyorsan hesaplamazsın örneğin bugune kadar onlarca kısıye evsahıplıgı yapmısımdır couchsufıngden hıcbırınden bır maddı beklentım olmadı , olmazda , amacım seyahat edenlere yardım etmek bu yuzden karsılık beklemeden bu olusuma dahıl olup ınsanları mısafır edıyorum,

ama evını kıraya vermek ıcın ılan vermıs bırı için ; sıradan bırıne kıraya verecekse masrafını azaltmak ıcın , adamın nıyetı evını odasını kıraya vermekse gelıp gecıcı kısılere gayet makul bır anlayıstır bu da bana gore..
begenırsın begenmezsın , kabul edersın etmezsın ama adam yanlıs bısey yapmıyor. anlayısında bı yanlıslık yok yanı.. adam evıme ekmegımı bolusecegım kardes arıyorum dememıs hıc bır yerde , evı ıcın kıra bedelını yazmıs tutmak ısteyen ıcın .. kendı kendıne gelın guven olan sız gıbı duruyorsunuz.

yanı olaya bakısınız bastan yanlıs arkadasım bunu anlatmaya calısıyorum.
neyse hayal kurmaya devam edın banane yahu ..

he yav adam kazıklamaya eleman arıyomus ,bosver sen onu , ara etrafta bısuru kankardes arayan vardır sızden kıra almayacak tum herseyını sızle paylasacak ..

ceket çok güzelmiş.
süveter normal ama çoğu yerde bulunabilcek bi şey. abim de vardı bu renk kiğılı'dan almıştı.

damat veya kiğılı.

altınyıldız, kiğılı vb. erkek mağazalarının hepsinde bulursun.

ceket www.altinyildizclassics.com

süveter www.altinyildizclassics.com

bebeyim bunlar gq çekiminden olması lazım. o sayıyı bulursan hangi marka olduğu yazar yalnız ucuz ürün değillerdir, ayrıca sezon eskiyse artık yokturlar ama benzerleri her erkek giyim markasında mevcut. süveterin rengi hoş ama ahmet kuralda bile bi garip durmuş sanki, göbek möbek varsa hiç girme o topa.

ben çok kullanıyorum.
gittiğim her yerde checkin yapıyorum. arkadaşlarım görüp aaa biz de geliyoruz diyor.
ya da yakınımdaki kişilere bakıyorum. hmmm x buralardaymış dur bi ariyim diyorum.
herkes 3 4 like alırken ben nedense 15 20 like alıyorum <3
plan yapıyoruz: haftaya şunun konseri var gelecek olanlar?

bu gece şurdayız^^gibi

ama herzaman nerde olduunu paylaşmak zorunda değilsin. ben çok seviyorum swarmm <3 <3

karı olsaydım, kaşar olduğum için derdim. erkek olunca karı sikmek için derdim. ama ben kullanmıyorum yani genel olarak

İkisi farklı biri yer bildirimleri içinken biri harita üzerinde dükkanları görerek hakkında yorumları okuyabildiğiniz uygulama.
Foursquare ile zomato kullanıyorum ve nerede ne iyiymiş ne yenirmiş rahat öğreniyorum.
Yine özellikle foursquare google maps'e göre daha nokta atışı gösteriyor aradığınız haritada genelde daha güncel oluyor.

Bahane falan yok kendimi pazarlamak için kullanıyorum. İşime de yarıyor.

Öyle birisine denk gelmip aa biz de geliyoruz demeleri gibi sikimsonik bi ihtimal için değil.

valla ben "aa biz de geliyoruz!" şeklindeki sikimsonik ihtimal için bir-iki kere kullandım, güzel oluyor gerçekten. ama genelde insanların hava atmak için kullandığını düşünüyorum -swarm'u ve foursquare'in eski halini- foursquare'in şu anki hali mekan yorumları açısından güzel, bilgilendirici bence de. eski halini bana oyun gibi geldiği için kullanıyordum açıkçası, yoksa check-in yaptığım yerler genelde okul-ev-okul-ev-okuldaki laboratuvarlar -yanyana ya da farklı katlardaki laboratuvarlar yani :D - kütüphane, metro-tramway-tren istasyonları, otobüs durakları -otobüs durağının mayor'ı olur mu insan yahu?!- falan :D yani kütüphane mayor'ı olmak güzel de XD neyse, ben eski foursquare'de badge -yani rozet işte, ne haltsa- kazanıyordum bir de, asıl onu seviyordum, insana dışarı çıkma isteği veriyordu bi de -ben biraz sorunluyum dışarı çıkma konusunda, ondan "bak ne güzel dışarı çık, insanlarla kaynaş, hem de badge kazanırsın!" diye kendimi cesaretlendiriyordum :D cidden, istanbul'da yaşıyorum, kardeşimi 1 aydan fazladır, teyzelerimi ise 6 aydan fazladır görmedim, annemle babam geçen hafta bizim eve gelmeseler onları da görmeyeli 1 aydan fazla olacaktı. yazın çalışmaktan 3 ay annemleri göremedim, dahası oturduğum yer dağın başı, ilçe merkezine bile kaç aydır inmedim, paso okula gidip geliyorum -aslında ayağım sakat olduğu için 1,5 haftadır evden de çıkamadım :( - gerçi böyle diyorum ama zaten insanları pek sevmem şimdi o da var -kalabalıktan hoşlanmıyorum- istanbul'un kalabalık semtlerine uzun zamandır gitmedim -taksim, beşiktaş, ortaköy, kadıköy, bakırköy vs, 2 seneden fazladır gitmemişimdir bazılarına- o yüzden uygulamayı falan da kullanmıyorum haliyle, "aa ben de ordayım gelelim yanına?" diyebileceğim kimsem yok çünkü. zaten badge de kazanmıyorsam, lab.da check-in yapmamın ne gereği var, bilen biliyor sabaha kadar orada çalıştığımı zaten, kime neyi göstericem ki? zaten hava atılacak şeyler değil bunlar. yani "ayh gene işe geldiiik" ya da "kuaförüm ve ben" veyahut da "gene bizim elemanlarla rakı keyfi" gibi şeyler de değil ama, öyle gören insanlar var -gerçi bence bu bizim görgüsüzlüğümüzden kaynaklanıyor, başka bir şey değil-

Niye kullaniyorum? Ne zaman nerde oldugumu, nereye kac kere gittigimi geriye donuk gorebilmek icin. Raporlamayi seviyorum.
Bir de yakinlarda yemek yemelik neresi var, ona bakiyorsun.

Sabah spordan kaytaran arkadaşların canını sıkmak için salondan, koşu parkurundan falan check-in yapıyorum. Onun dışında kullanımım yok.

bir yere gittiğimde oraya gidemeyeceğimi düşündükleri için aramayan eşe, dosta rastlayabilmek için kullanıyorum.

Açık ve net söylüyorum; insanların kendilerini pazarlamasından başka bir boka yaramıyor güzel kardeşim. Kimse inkar etmesin. Tanışalım-yazışalım-buluşalım-sevişelim-unutalım bu kural sürekli uygulanır.populerizm kılıfı adı altında sikiş/ruh/beden pazarlıkları.

Çoğu kişi *bence* mekan tavsiyesini görmek için kullanmıyor bu aplikasyonları. yani bunun için bir google var, mekanın (genelde) kendi web sitesi var vs vs.

Hadi bilgi almak için yaptın, neden dakka başı check-in yapılır? Neden bunun için böylesine bir aplikasyon vardır? Haa, ben de yüklemiştim, bir iki kere check-in de yaptım, yabancı bir ülkede bir hostel'de kalmıştım mesela, yorum yazmak istedim. Sonra saçma geldi, bunun için booking.com'a bakacak insanlar, benim foursquare yorumlarımdan değil.

benim sürekli gittiğim barda check-in yapınca vodka shot veriyorlar. Zaten tüm kendi check-in'lerim orada. Bir de bazen abidik gubidik yerlerde eğlencesine check-in yaparım. (mesela berber'de)

Dakika başı check-in yapmıyorum, ayda bir kere bile değildir ortalamaya vursam, foursquare edindiğimden beri. Benim için önemli/özel/gününü saatini unutmak istemediğim anların, bulunduğum yerlerin mekanların kaydını tutmak için yapıyorum check in.

Diyeceksin ki not al telefonuna ya da deftere, ama ı-ııh olmuyor, bundan önce öyle denedim her şeyim gidiyor. Telefonum suya düştü gitti ne sakladığım anı varsa, kağıtlara defterlere yaz desen kayboluyorlar.

Arşivciliğin daha eğlenceli türü. Kim neredeymiş bakmam hiç, dayım kardeşim dışında.

Swarm'ı yer bildirimi için kullanıyorum. Facebook'da yer bildirimi yapmak hoşuma gitmiyor. Facebook listem daha geniş. Listemde çok farklı gelir gurubundan ve sosyal statüden insanlar var. Oraya gidemeyecek olanları düşünerek facebook'da yer bildirimi yapmaktan çekiniyorum. Swarm listemde aynı kafadan arkadaşlarım var. Orada paylaşmaktan sıkıntı duymuyorum.

Swarm özellikle turistik gezilerde ekstra bir yaşanmışlık hissi veriyor. Ahmet'de burdaymış, Ayşe de şurda şunu yapmış demek çok güzel. Bir de dağ bayır gezerken daha önce hiç check-in yapılmamış bir yere denk gelirsem değmeyin keyfime. Beş dakkilalığına Kolomb oluyorum.

Forsquire'ı da mekan bulmak için kullanıyorum. Diğer genel amaçlı siteleri takip etmek yerine arkadaşlarımın tavsiyeleri daha anlamlı geliyor. Mekanın kendi sitesi zaten bir işe yaramıyor genelde.

ben de bilmiyorum ki. herkes check in yapıyor ben de yapıyorum. silcem zaten swarmı da facebooku da. millet ne yapıyor meraktan silemiyorum.

ben de kapattim.
güzel tarafı, gittigin yerde aa bu da burdaymıs diyip onu gorebilmek.
mesela cadde ye gittin; 4 senedir gormedigin bi arkadasin da caddedeymiş, bi taşla iki kuş.

krediyi ancak tüm borcunu kapatıp kredi kartını kıracaksanız çekin. Öyle yaparsanız (ve tabii yeni kart çıkartmazsanız) güzelce ödersiniz.

kredi çekmeden ödemeye çalışın derim. kredi anlık rahatlığı güzel veriyor ama sonrası aynı film aynı film.

tam anlamadım.kredi kartı borcum vardı. ödeyemiyordum hepsini, az az ödüyordum, sonra baktım ki hayvan gibi faiz ödüyorum. ödeyebileceğim maks taksit tutarını belirleyip, en kısa vadeli kredi çektim, kapattım borcu. şimdi aydan aya krediyi ödüyorum. keyfim yerinde.

3600 maaş ile rahat rahat sıkıntı stress yaşamadan geçinmek için;

800 TL kira + 500 TL fatura ve 300 TL mutfak masrafınızın olduğunu varsayarsak hiç borcunuz olmazsa aylık 1600 TL masraf, 2000 TL ise tasarruf ile çok rahat geçinebilirsiniz. Öyleyse;

Aylık ödemesi 1000 TL yi geçmeyen kredi çekin, borcunuzun toplamını 15-18 ayda kapatın. Geriye kalan aylık 1000 TL paranız ile birikim yapıp daha sonra ev almak için peşinatını ödeyin ve 1000+800=1800 taksitle ev alın ya da 1000 TL ile araba taksitine girip doya doya gezin :))

biraz sıkacaksın dişini, yemeği aileden yiyip, dışarı çıkmayı dışarıda yemeyi vs. biraz terkleyeceksin, dilersen ay ay yavaş yavaş öde, dilersen kredi çek öde, pek bir farkı yok, zaten çok da büyük aman aman bir borcun bulunmuyor, daha düşük faizli bir kredi kovala, 12 bin lirayı 500 600 tl de ödersin. 3000 tl sana kalır. 1500 de kiradan mutfak masrafından düşersen 1500 tl paran kalır cebine bence.

Borcun tamamini tek seferde odeyebileceksen cek ve kapat. Kahramanliga gerek yok hayat kisa.
Tek seferde odeyemiyorsan cekmeyip disinizi sikacaksiniz. Senin de dedigin gibi cok bi borc degil. Ailelere fazla itimat etmeyin.
Mutluluklar :)

tüm borçları kapatacak bir kredi çekin, mümkünse banka direkt olarak kartlarınızı sizin için kapatsın size telefonda iptal etmek kalsın. 15 bin bile olsa ödemesi sizi çok zorlamaz. şu an en rahat seçnek bu gibi. çünkü kredi kartını minumum ödemenin faiziyle kredi çekip kartları kesinlikle!!! tamamen kapatıp kredi faizi ödemek aynı şey. üstelik kredi kartı ödemelerinin stresi çok fazla. tüm borçları kapatmanın rahatlığıyla yaşarsınız.

yeni evlisiniz, borç stresi ile ucu ucuna yaşamayın daha fazla. 18 ay vadeli kredi çekin, ödemesi aylık 800 TL. civarı(bankaya göre değişir, araştırın).

800.- kredi taksiti,
800.- ev kirası,
500.- faturalar,
2.100.- zorunlu ödemeler toplamı.
3.600.- aylık geliriniz,
1.500.- zorunlu harcamalarınızdan sonra elinizde kalan para.

bu durumda mutfak harcamaları ve diğer giderleriniz için 1.500.- TL. paranız kalıyor. borcunuz bitene kadar yeni borç yapmazsanız, bu dönemi böyle geçirirsiniz.

kolay gelsin size, maddi sorunlarınızın çözülmesi dileği ile.

Kredi çekin, hepsini kapatıp onu ödeyin, varsın rahata 3-5 ay sonra çıkın ama kendinizi en azından bu kadar sıkmışsınız biraz nefes alın, evliliğin en güzel zamanlarını da bu kadar sıkıntılar içinde geçirmeyin.

borcun tamamını kapatacak şekilde kredi çekin, hatta bir miktar fazlasını çekin ama ona dokunmayın kenarda kalsın her ihtimale karşı. örnek 12 bin borç varsa bence 15 çekin. Ve faiz ödememek için vadeyi çok kısa tutmayın, evet toplamda belki daha fazla ödeyeceksiniz ama sonuçta ödeyebileceksiniz. şu an ödeyemiyorsunuz ve sıkıntıdasınız.

hay allahım ya! kusura bakma ama okurken sanki bunları benim eşim yazıyor sandım. aynı durumdaydık hemen hemen. cevabımı burada değil, mesaj ile vermek istiyorum. kimse kusura bakmasın, teşekkürler.

"evimize giren para aylık toplamda 3.600tl civarı. bunun içinde 800 tl kira, toplamda mutfak masrafı, beyaz eşya ve mobilya taksidiyle 3bine yaklaşan kredi kartı ödemesi ve faturalar var."

giderin gelirden fazla olmasının sebebi kredi kartı harcamalarının fazla olması. bu ifadenizden bunu anladım. kredi kartı harcamalarınızı sınırlandırmak ve tasarruf yapmak zorundasınız. her ne kadar yemeği dışarıdan falan hallediyor da olsanız kredi kartı ile yaptığınız harcamaları gözden geçirmek zorundasınız.

bunun için kendimde uyguladığım yöntemi size öneriyorum. bir ay boyunca yaptığınız harcamaları not edin. yazın. ay sonunda oturup birlikte kontrol edin. yaptığınız harcamaları sorgulama imkanına erişeceksiniz.

ben 4 aydır kayıt tutuyorum ve harcamalarımda tasarruf sağlamaya başladım.
yaptığım harcamaları her ay sonu incelediğimde gereksiz bir şekilde araba kullandığımı ve gereksiz olarak yakıt tükettiğimi tespit ettim. iş yeri servisini ve toplu taşımayı kullanmaya başladım. dışarıda yemek yemeyi adet haline getirmiştim. evde ve iş yerinde yemeye başladım. çok fazla kafe bar ve restoran harcamam olduğunu görünce dizüstü bilgisayarımı aldım ve izleyecek film/dizi indirdim. dışarıda görüştüğüm arkadaşlarımı eve davet ettim. kıyafet alışverişini abarttığım ay gardırobu boşalttım. giymediğim şeyleri inceledim. terzi ve kuru temizlemeciyi ziyaret edip kullanmaya başladım. vesaire.

tasarruf için yapılacak en güzel yöntem bu.

ha kredi kartı harcamalarınızın gerçek kaynağı gereksiz harcamalar mıdır? bunun kararını siz vereceksiniz.

bence kredi çekmeyin. çözümü tasarrufta arayın.

Kredi cekin. Kredi kartinizi kirip atin ve aylik taksitler halinde 36 ayda geri odeyin. 36 ay boyunca kredi kartina bulasmayin

Aylık ödediğiniz faizi hesaplayın (kredi kartı ekstresinde ve hesap hareketlerinde kolayca görünüyor)
Rakamı karşınıza koyun, 36 aylık kredi ile karşılaştırın.

Kredi çekmenin daha ucuza geleceğini görüp onu seçersiniz sanırım.

Kredi çekin, hiç öyle mi yapsak böyle mi yassak demeyin, kredide faiz 1,2% falanken aylık kredi kartında ödenmeyen borcun 2,5% çekilen nakit paranın 3,5% faizi vardır. Biraz da fazla çekip kredi kartlarında kurtulup geçiminizi sağlayın.

kredi çekin, kartları kırıp atın diyenleri dinlemeyin bence :)
eski bankacıyım. bana sürekli bu tarz durumda müşteriler gelirdi.

kredi çekerek kartları kırıp atma hayaliyle tutuşan müşterileri ikna edip kredi çekmemeye yönlendirirdim. yönlendirmeyip kredi verdiğim tüm müşterilerim, en fazla 4-5 ay sonra gelip tekrar kredi talebinde bulunurdu. sebebi de o kredi kartlarının kırılmaması ve harcamaya devam edilmesiydi.

burada cevap verilmesi gereken soru şu;
amacımız günü mü kurtarmak?

eğer borç varsa ve mali kriz yaşanıyorsa tasarruf şarttır. kredi çekip kredi kartlarının borçlarını kapatmakla iş çözülmüyor. sebebi, kişilerin hayat standartlarından vazgeçmemeleri. yaratılan kredi limitleriyle oluşan sanal hayat standardı herkese tatlı geliyor. başta "borcumu kapayım, kartları bir daha hiç kullanmam" diyen kişi, borçları krediyle kapadıktan sonra eski harcama alışkanlıklarına devam ediyor. sonuç: kısır döngü.

bu döngüye girmeyin. borcu borçla kapatmayın!

sonu depresyona kadar gidebilir. en büyük zararı budur. çünkü mükemmeliyetçilik beraberinde tatminsizliği de getirir.

başkalarının yaptığını beğenmediği için ya herşeyi kendi yapmaya çalışır ya da kontrol manyağı olur. bu da başkalarını rahatsız eder. insanlar kendilerine güvenmediğini düşünür.

Mükemmeliyetçilik tatminsizliktir aslında, Ya daha iyisini yapabilirim diye görevin olan bir şeyi bitiremezsin, teslim edemezsin, başlayamazsın, içine sindiğinde vakit geçmiş olur ya da vaktinde başlarsın,teslim edersin vb. ama beğenmeye beğenmeye yaparsın bunu, içine hiç sinmez.
Diğer açıdan, hayatta doyuma ulaşamazsın. Daha iyi sevgiliyi/eşi/işi/kıyafeti/evi/arabayı bulabileceğine inanırsın, durmadan koşarsın tekerlekteki hamster gibi, seni hiç bir şey memnun etmez. "Yeterli" yeterli değildir senin için, hayır. Hayatını yaşayamazsın.
Mükemmeliyetçi insanın ana sorunu/hstalığı migrendir. Kurdukça, aradıkça, yetemedikçe o kafa çatlayacak gibi olur.
Psikolojik olarak şöyle bir şey fark edilmiş, genelde mükemmeliyetçi insanlar arabada giderken bir radyo istasyonu bulduklarında ve o sırada çalan şarkı da hoşlarına gitse dahi "Daha iyisi var mı?" diye geziyorlarmış diğer kanalları da. İnsanları/kendinizi böyle test edebilirsiniz. Bu kanal işini hayattaki herşeye uyarlayın işte.

sürekli kendi içinden sorular sorarak etrafını değerlendirip, bulduğun kusurlar eşliğinde sinir hastası olmaya kadar gider.

başarılı(göreceli) ama mutsuz bir insan (görecesiz).

bazı şeyler için gerektiği kadar enerji harcamak gerekir

örneğin 60 alıp geçebileceğin bir sınavdan 100 almak için buna daha fazla ayırmak gerekir, bu zamanı başka bir alanda kullanabilirsin

burada tek değişken zaman gibi, fakat enerji, motivasyon gibi şeyleri de ekleyebilirsin neticede biyolojik varlıklarız hem bedenen hem zihnen de bir sınırımız var yoruluyoruz

uydu net al.

uydunet altyapısı varsa diğer alternatifleri düşünme bile

thesimpleveganista.blogspot.com.tr

thesimpleveganista.blogspot.ca

evdeki malzemelerden şu ikisine benzer bir şey yapacağım.

Evde dünden kalan tavuk-pilav var bir tencere onu ısıtıp yiycez ziyan olmasın.

ya bana arabaşı getirdiler:/ de ben bunu içmiyorum ki n'apacam ben bunu :(
bilmiyorum ne yiyeceğimi acıkınca düşünecem...

pazar günü kavurma ve güveçte mantarlı hindi yaparak ana yemekleri stokladım, 4 gün gider, yanına da salata-yoğurt-turşu üçlemesi.

Evde ton baligi buldum salata yaptım yiyom.

Dünden kalan mercimek köftesi ve patates salatası ohhh:)

yemekhanenin kuru, pilavı

alinazik yapıcam inşallah ev arkadaşım yoğurt getirirse.

mercimek çorbası ve brokoli haşlaması yoğurtlu.

Sucuklu kurufasulye bulgur pilavı turşu

süzme mercimek çorbası

Çiğköfte, mantı makarna

Fırın torbasında hindi göğüs yapıyorum. Onu yiyeceğim. Yanına da brokoli haşlarım. Bir de yoğurt yerim.

içli köfte ve ayran.

ne hayallerle gelmiştim eve, şnitzel, pilav, çorba falan yapacaktım. karnım çok aç olduğu için azıcık ekmeğe yağ sürüp yemek istedim. ekmek ve yağ bitti, karnım doydu :(

kapuska, börülce yemeği, firik pilavı, soğan halkası, kereviz salatası, kırmızı lahana salatası (öğlenden kaldı biraz) çimçim salatasından oluşan garip bir menümüz var bu akşam.

o birini yemez öbürü birini yemez derken bööle oldu.

@hayat aklini konusacak bir filozof uret, makarnasını yapamayan arkadaşı misafir edelim bir zahmet :) sizin menü çok aç doyurur :D

biz kalabalık bir aileyiz, mecbuur :p

ben izmir karşıyaka'dayım isteyen buyursun gelsin, soframız her zaman açıktır. memnun olurum :)

köy peyniri ve haşlanmış yumurta.
bir de sipariş 8den önce gelirse çiğ fındık.

etli biber dolması ezo gelin çorba

Annem lahana sarması yabıyor <3

Dün de koca bir tepsi pizza yaptık <3

yazmasanıza ya yurttan bağlananlar var ayıp, bak çocuk orda yemekhanenin kuru pilavı yazmış.

rencideedipadivar kardeşim, çok haklısın. yazarken tereddüt ettim ama arkadaşlar yazmışlar deyüp yazdım. sonra uyarı gelince pişman oldum ama iş işten geçmişti.

neyse, deminden beri aklımda, önce onu diyeyim sonra başka bişi dicem.

metro çimçimde imdirim yapmış arkadaşlar. kilosu 14 tl, tavuk fiyatına yani.

genç arkadaşlarım,

hayat hep aynı düzende gitmiyor. ben şimdi emekliyim, bir çok şeyi yapabiliyorum. (yapamadıklarım da var) yine de şu anda affan dedeyi bulabilsem varımı yoğumu vermeye razıyım tekrar o okul günlerine dönebilmek için. her anınızın tadını çıkarın son damlasına kadar tadına varın.

makarnayı suyun içine atan arkadaşım, benim makarna hikayemi okursan kendini çok daha iyi hissedeceksin.
eksisozluk.com

fırında patatesli tavuk (köy tovuğu)
nohutlu pilav
turşu

lahmacun patates kızartması ayran

31

40+

Üstteki zirveye gelen bissürü 30+ var işte daha nolsun. 27'yim ben. Ortalamayı yukarı çekerim.

30+ ne yahu 32 işte :) yaşlandık işte mıh gibi..

33

33 ve 3 gün sonra 34 olacak.

24

vay topraklarım, yaşlı kurtlar da varmış :)
isteyen istediği şekilde belirtsin işte, kafasına göre. öğrenci bebe de bildiğin bebe olan öğrenci tayfası, hayata çok toy olan vatandaşlarımız :) parlak gelecek sahibi ama henüz o geleceği yönlendirememiş olan tembel yaratıklar :P

29um ama 30 diyorum herkese, alıştırma yapıyorum kendimce sanırım.

22

ben bile yaşlanmış hissetmiyorum, size noluyo allasen?
54.5 (ellidörtbuçuk) yaşındayım.

80+ yaşında arkadaşlarım var benim, zıpkın gibiler maşallah. 80 olalım bi bakalım, o zaman yaşlanıyoruz artık demeye başlarız. 80 den sonra 10-15 yılı yaşlı olarak yaşasak yeter zaten.

37 yeni bitti. Bi 6-7 ay boyunca 37 derim, sonra 38 demeye başlarım.

25

30

28

29 aralikta 23 de bitiyo :(

34

20

23'e 3 ay kaldi...

Yaslaniyoruz aq.

30+
-35

:)

31

21

21

26.5

mayısta 30'um. sevgilim de 29 olacak, biz de yükseltiyoruz ortalamayı ^.^